19 Aralık 2010 Pazar

istanbul

sadece senin gibi bir şehir hem bu kadar iğrenç hem de bu kadar muhteşem olabilirdi sanırım.

1 Kasım 2010 Pazartesi

Final

Program bittikten sonra Osmantan tüm ekibi stüdyoda topladı. "Moving On" dedi, birbirimize sarıldık hepimiz. Sonra Osmantan gitti stüdyonun kapısını açtı. İçeri beyaz bi ışık sızmaya başladı. Hepimiz huzurluyduk. El ele tutuşup ışığa doğru yürüdük. Flash'lar patlıyordu, mutluyduk.

27 Temmuz 2010 Salı

lost..

geçen yılı hatırlıyorum. comic con'u büyük heyecanla bekliyordum. lost ekibi katılacaktı çünkü ve promo afiş spoiler artık ne olursa son sezonla ilgili, onu duyma heyecanıyla doluydum. sonra bir afiş çıktı. tüm karakterler var! comic con panelinde tek tek herkes afiş üzerinde görünmeye başlıyor videoda. nasıl bir heyecandı o! sonra o da ne! charlie çıktı geldi adamların yanına. son sezonda charlie var lan diye ayrı bir sevinç -ki öldüğü sahnede bildiğin ağlamıştım-.

yani dizi hakkında en ufak bir bilgi, en ufak bir görüntü, fotoğraf için sürekli olarak sağı solu takip ettiğim bir yazdı geçen yaz. peki bu yaz? comic con var ama hiç heyecanlandırıyor mu? hayır. bomboş bir yaz sanki. lost yok çünkü bu kez. lost'un 10 saniyelik bir promo yayınlamayacağını biliyorum artık. çünkü bitti. yok artık öyle bir şey. lost bitti.

derken yine bir haber. 24 ağustos'ta yayınlanacak olan 6. sezon seti içinde lost'un 12 dakikalık yeni görüntüleri yer alacakmış. hurley ve benjamin varmış diziden sadece. ilginç bir 12 dakika izleyeceğiz sanırım. yetmez belki ama, özlem gidereceğiz tekrar lost ile. belki de son kez vedalaşacağız, yeni bin yılın ilk efsanesiyle..

26 Temmuz 2010 Pazartesi

evde tek başına tripleri

annemle babam bir haftalık bir tatile çıktılar. ev tamamen bana ve kardeşime kaldı. ilk gün arkadaşları çağırıp içip sıçtık. gürültü yapıyoruz diye camlarımıza soğan attılar. yılmadık. ertesi gün yine akşama kadar gırgır geyik şamata eller havaya. falan derken.. gittiler.. bayramda çocuğunu bekleyen ama çocuğu gelmeyen yaşlı amca gibi kaldım pencerenin önünde.



Sıkılmaya başladım. Yapacak bir şey yok evde. Dışarı da çıkamıyorum para azaldı. Friends izledim Comedymax'te her öğlen. Ulan ne güzel diziymiş. Baştan başlayıp izleyeceğim bir ara mutlaka.

Ha bu arada, salam sosis ve türevleriyle yaşamaya alıştım. Arada bir makarna yaptı kardeşim. Tabii ki sosunda sosis ve türevleri vardı yine. Bir kez de ben yaptım makarna. Ama salçası az, suyu çok olmuş sosunun. Hiç bir şeye benzemedi afedersiniz.

Tabi güzel tarafları da yok değildi bu evde tek başına modunun. Salonda uyuyakalabiliyorum televizyon izlerken.. Evet sadece buymuş güzel tarafı. Biraz da rahat dolanıyosun işte evin içinde o kadar. Yemeklerin kötü, bulaşıkları diziyosun, çamaşırla kaplıyosun ortalığı falan. Neyse ki geldiler. Kurtardılar bizi bu zulümden. Zaten özlemişim iyi ki geldiler.

Diyebilirim ki, yıllardır hayallerini kurduğum "olm öğrenci evi lan çok eğlenceli ehehehe" sanıyorum ki bu bir haftalık öğrenci hayatıyla bir nebze olsun bozguna uğradı. Yaşanmaz lan böyle!

ccc massive attack ccc

robert del naja (3d) ile de tanışıp ayak üstü muhabbet ettim ya, gözüm açık gitmem lan. ne güzel bir konuşmadır o allah belanı versin. tabi sadece 3d değil daddy g, horace falanla da kanka olduk ayıptır söylemesi. konserin nasıl geçtiğine hiç değinmeyeceğim bile. zira massive attack siler.


17 Nisan 2010 Cumartesi

serum

lan. dizilerde böyle hasta kişi yataktan kalkar kalkmaz elindeki/kolundaki serumu bi hışımla çekip çıkarıyo ya, içim bi garip oluyo lan. ben hayatta yapamam öyle. iğne içerde ters mers döner damarım düğüm olur. iğne içine geçer ne bileyim.